hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


24 Kasım 2012 Cumartesi




İLHAM KAYNAĞIM’A…

Yine akşam oldu gökte ay hilal...
Bana küsmüş mü ne , deniz olmuş lal...
Sıra sıra dizilmiş gemiler bile,
İçlerini çekip acıdılar halime...
Bilmezler benim küslüğüm kendime...
Limandan demir almış giderken
Sorar oldular bu hüzünlü garibe...
''Varsa bir istediğin'' dediler, ''başımız üstüne''
''Yok'' dedim sessizce , yaşlar gözümde...
Benim istediğim uzak değil , yanı başımda.
"Ne duruyorsun?" dedi biri , "Git al o zaman!"
Durur muyum almak benim elimde olsa,
Almak ne kelime, dokunamam oysa,
Başında nöbetçiler camdan sarayında.
Bir gün çıkıp gelecek, bekliyorum sabırla...

Dağlar Kızı REYHAN











 

22 Kasım 2012 Perşembe

Duygusal Hikayeler...




TUZLU KAHVE
    
     Kıza bir partide rastlamıştı. Harika bir şeydi. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki.. Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti.
Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı, ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı..


"Ben artik gideyim" demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.
"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak için.."
    

    Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı.. Kahveye tuz!..
Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız, merakla ; 


"Garip bir ağız tadınız var" dedi..
    

Delikanlı anlattı ;
"Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar.. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki.."
    

    Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri.. Ev duyusu olan biri..
    Kız da konuşmaya başladı.. Onun da evi uzaklardaydı.. Çocukluğu gibi.. O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu.. Tatlı ve sıcak.. Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel başlangıcı olmuştu tabii.. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü.. 40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti.
    

"Ölümümden sonra aç" diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına.. Şöyle diyordu, satırlarında..
    

"Sevgilim, bir tanem..
Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'Tuz' çıktı ağzımdan.. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim.
Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok.. İşte gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, herşeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da.."
Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı.
    

Lafı açıldığında birgün biri, kadına ; 
"Tuzlu kahve nasıl bir şey" diye soracak oldu..
    

Gözleri nemlendi kadının..
    

"Çok tatlı!.." dedi..


Alıntıdır..

Sevgilerimle







Damak Tadı




16.11.2012

*BU TARİF BENDEN*

ISLAK KEK

GEREKLİ MALZEMELER :

  • 4 yumurta
  • 1,5 su bardağı süt
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • aldığı kadar un ( çok koyu olmasın )
  • 1 paket kakao
  • 1 paket kabartma tozu
YAPILIŞI : Bir kapta önce 4 yumurtayı ve şekeri çırpın. Sonra kakao ve sütü ekleyip çırpmaya devam edin. Bu karışımdan büyük bir bardak ayırın. Kalan karışıma sıvıyağ ve ayrı bir yerde karıştırdığınız un ve kabartma tozu karışımını ekleyip çırpmaya devam edin. Yağlanmış tepsiye dökün ve önceden ısıtılmış fırında 160 derecede 40 dakika pişirin. Kek sıcakken ayırdığınız bir bardak karışımı üzerine dökün. Afiyet olsun..



*********************************************************************



14.11.2012

*KİTAPTAN BİR TARİF*

ZEYTİNLİ YAYMA BÖREK

GEREKLİ MALZEMELER :

  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 3,5 su bardağı un
  • yarım su bardağı sıvıyağ
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 su bardağı dilimlenmiş siyah zeytin
  • 3 adet orta boy domates ( küp doğranmış )
  • 4 adet çarliston biber ( ince doğranmış )
  • tuz
  • üzerine ; haşhaş tohumu
YAPILIŞI : Bir kapta yumurta , yoğurt , un , yağ ve kabartma tozunu çırpın.
Dilimlenmiş siyah zeytin , domates , biber ve tuz ekleyin. Bir kaşık ile bütün
malzemeleri birbirine yedirin. 32 cm. çapındaki yağlanmış fırın tepsisine
yayın. Üzerine haşhaş serpin. 175 derecede 25-30 dakika pişirin. Dilimleyip servis yapın. Afiyet olsun..



************************************************************************



02.11.2012

*LALE'NİN TARİFİ*

KÖSTEBEK PASTA

GEREKLİ MALZEMELER:

PANDİSPANYASI İÇİN :
  • 3 Türk kahvesi fincanı toz şeker
  • 4 Türk kahvesi fincanı un
  • 3 tepeleme yemek kaşığı kakao
  • 4 yumurta
  • 1 paket kabartma tozu
ÜZERİ İÇİN :
  • 1 paket sade krem şanti
  • 1 su bardağı soğuk süt
YAPILIŞI : Pandispanya kek piştikten sonra ılıkken Ajda Çay bardağı ile yuvarlak şekiller kesilir üzerine 1 bardak soğuk süt ve krema ile hazırlanan cevizli (ceviz tercihe bağlıdır) krem şanti kaşıkla dondurma gibi döşenir en son kesilen pandispanyadan kalan kek parçacıkları rondoda toz haline getirilir ve krem şanti üzerine bulanır

PÜF NOKTASI : Sevgi katmayı unutmayınız :)



*********************************************************************



31.10.2012

*LALE'NİN TARİFİ*

SÜTLÜ İRMİK

GEREKLİ MALZEMELER :
  • 9 yemek kaşığı irmik
  • 9 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 lt.süt
  • 1 paket vanilya
  • 2 yemek kaşığı tereyağı
  • hindistancevizi
YAPILIŞI : 2 yemek kaşığı tereyağı eritilir ve üzerine 1 lt süt ilave edilir vanilya haricindeki malzemeler de süte karıştırılarak kıvam alana kadar pişirilir. En son kaynama noktasına gelince 1 paket vanilya ve hindistan cevizi eklenerek ıslatılmış kek kalıbına ya da borcama dökülerek mevsim meyvalarıyla süslenir.



************************************************************************



27.10.2012

*ESRA'NIN TARİFİ*

PİZZA

GEREKLİ MALZEMELER :

  • 1 su bardağı ılık su (3/4)
  • 1 su bardağı ılık süt (3/4)
  • 1 paket kuru maya
  • 1 tatlı kaşığından az şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 bardağa yakın sıvıyağ
  • aldığı kadar un
  • mantar , domates , biber , sucuk , sosis , salam , mısır , zeytin
  • kaşar peyniri
SOSU : Bir kapta salça , ketçap , tuz , bir yemek kaşığı sıvıyağdan oluşan karışımı hazırla.

YAPILIŞI : Malzemelerin hepsini yoğur kulak memesi kıvamına gelen hamuru kabarması için yarım saat dinlendir. Diğer taraftan üzerine konacak malzemeleri hazırla. Hamuru merdaneyle bir parmak inceliğinde aç ve tepsiye yaydır. Üzerine sosunu gezdir. Onun üzerine bütün malzemeleri koy.
Fırına ver ve 200* C nin üzerinde pişir. Üzerine rendelenmiş kaşarı serp biraz daha pişir.

NOT : Önce salam,sucuk,sosis,biber gibi malzemeleri diz ; sonra mantar , domates ve zeytin gibi malzemeleri diz.



*************************************************************************



22.10.2012

*LALE'NİN TARİFİ*


EKLER PASTA

GEREKLİ MALZEMELER :

  • 1 paket kedi dili
  • 1 paket çikolata sosu
  • 1 paket sade krem şanti
  • 1 lt. süt
YAPILIŞI : Kedi dilleri süt ile ıslatılarak 1 sıra dizilir.
Bir su bardağı süt ile 1 paket krem şanti çırpılarak
kaşıkla kedi dillerinin üzerine sürülür.Üzerine 1 sıra
daha süt ile ıslatılan kedi dilleri koyulur.En son kat
için 2 su bardağı süt ile çikolata sosu hazırlanır
soğuduktan sonra kaşıkla kedi dillerinin üzerine
sürülüp hindistan cevizi ile süslenir.

********************************************************************



17.10.2012

*BURCU'NUN TARİFİ*

TİRAMİSU

GEREKLİ MALZEMELER :

  • yarım kg süt
  • 3 yumurta sarısı
  • 2 çay bardağı toz şeker
  • 1 paket vanilya
  • 2.5 yemek kaşığı un
YAPILIŞI :
Bunları orta ateşte koyulaşıncaya kadar pişir.
Ocaktan alıp , 1 paket labneyi ilave edip mikserle çırp ılınmaya bırak.
1 paket pastapan kakaolu keki ,
2 tatlı kaşığı nescafe, 2 tatlı kaşığı toz şeker, 1.5 kahve
fincanı su ile hafifçe ıslat.Ilınmış kremayı kekin arasına ve üzerine eşit şekilde sür.Buzdolabında soğumaya bırak , servis yapmadan önce üzerine kakao serp.


***********************************************************************



14.10.2012
 
*BENAY'IN TARİFİ*

KURABİYE
GEREKLİ MALZEMELER :
  • 1 yumurta
  • 1 küçük su bardağı şeker
  • 1 küçük su bardağı pudra şekeri
  • yarım bardak sıvı yağ
  • yarım paket margarin
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • yarım bardak yoğurt
  • Kulak memesi kıvamı olana kadar un
YAPILIŞI : Bütün malzemeleri bir araya getirip iyice
yoğurun. Elinize yapışmayacağı kıvama gelene kadar un koyup biraz beklemeye alın.
Sonra şeklinizi verip 170 derecelik fırında çok
kısa bir süre pişirip çıkartın..

PÜF NOKTASI : Önemli olan biraz hamurunuzun düzenlenmiş olmasıdır.Kullanacağınız Pudra Şekeri kurabiyenizin yumuşak olmasını sağlamaktadır.



*************************************************************************



12.10.2012

*LALE'NİN TARİFİ*

POĞAÇA

GEREKLİ MALZEMELER :
  • 1 çay bardağı ılık süt
  • 1 paket kuru maya
  • 1 tepeleme yemek kaşığı toz şeker
  • 1 yumurtanın tamamı
  • yarım çay bardağı sıvı yağ
  • yarım paket oda sıcaklığında margarin
  • 1 tepeleme çay kaşığı tuz
  • alabildiğince un
ÜZERİ İÇİN : 1 yumurta sarısı

YAPILIŞI: maya toz şeker ve süt eritilir üzerine 1 yumurta sıvıyağ ve tuz ilave edilir çok az un ile karıştırılarak margarin katılır yavaş yavaş un takviyesiyle kulak memesinden daha yumuşak bir hamur elde edilip yarım saat mayalanmaya bırakılır cevizden büyük toplar yapıp üzerine parmakla bastırılır en son yumurta sarısı sürüp çatalla çizilir 175 derecede 20 dakika pişirilip afiyetle yenir.

PÜF NOKTASI : un yavaş yavaş ilave edilir birde sıcakken tüketilir gerçek adı pastane poğaçası'dır.











21 Kasım 2012 Çarşamba

Kızıma İthafen...

 
 


 








   Herkesin göz rengi farklıdır. Ama hepimizin gözyaşı aynıdır. Bazıları aşk acısı çeker , günlerce ağlar. Ağlamaktan gözleri şişer. Bazısı çok sevdiği bir yakınını yitirir , kabullenemez. Ağlar , ağlar... Burnunun direği sızlar.
   Benim gibi duygusal biriysen eğer , ağlayan birini gördüğünde için acır ; onunla birlikte sen de ağlarsın. Şehitlerimize ağlarız ; tanımasak da , bilmesek de onlar bizim evlatlarımız , kardeşlerimiz , canlarımızdır.
   Ben bir anneyim. Yeri gelir kendimi çok fedakar , çok başarılı , sevgi dolu görürdüm. Benim gibi anne yok zannederdim. Taa ki Kızım Anne olana kadar...
   Küvezdeki bebeklerine sarılabilmek , kokusunu doya doya içlerine çekebilmek , iyi haberlerini alabilmek için dudakları kuruyuncaya dek dualar etmek. O kadar çok annenin ortak duyguları ki...
   Döktükleri gözyaşları , kaynağı hiç bitmeyecek bir şelale gibi. O gözyaşları ki ; ne okyanusun dibinden çıkarılan nadide bir inci tanesine , ne de bilmem kaç kırat değerinde ki bir elmasa değişilir.
   Onların Anneliğini takdir ediyor ve bana çok şey öğrettikleri için teşekkür ediyorum...
 
 
Reyhan Tolga Poşpoş
  
 






 
 
 
 
 

20 Kasım 2012 Salı

Duygusal Hikayeler..




PARAŞÜTLERİMİZ

    Charles Plumb Vietnam'da uçmuş, ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu. Savaş sırasında yaptığı 75.inci uçuşta , yerden havaya atılan güdümlü bir füze tarafından vuruldu. Derhal kendini fırlatıp paraşütle bir ormanın içine düştü. Kısa bir sure sonra da Vietkonglar tarafından yakalandı ve tam 6 yıl Kuzey Vietnam'da esir olarak tutuldu.
    Bugün Charles Plumb yaşadığı bu tecrübe hakkında insanlara ders vermektedir. Bir gün Charles ve eşi restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde çığlık atar:

-Aman Allahım ! sen Plumb'sın .Vietnamda jet pilotuydun , Kitty Hawk havaalanından. Uçağın düşmüştü!

 
-Evet ama sen nereden biliyorsun bunu ? der eski pilot Plumb

-Biliyorum çünkü uçuş öncesi senin paraşütünü ben hazırlamıştım.

Plumb hayretler içindeydi. Adam elini Plumb'un omuzuna atar:

-Anladığım kadarıyla paraşüt işe yaramış

Plumb evet anlamında kafasını sallar.


-Eğer işe yaramasaydı şu anda burada değildim.

    Plumb o gece , restoranda masaya gelen adamı düşünmekten uyuyamaz.
Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir kez olsun konuşmadığını düşünür. Çünkü o bir savaş pilotu, adamsa paraşüt hazırlayan basit bir askerdir sonuçta. Oysa o asker , uzun tahta bir masada saatlerini harcayarak , dikkatle katladığı paraşütlerle , her seferinde hiç tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu.
    Bu olaydan sonra verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı soruyu sormaya başladı:

Paraşütünüzü kim hazırlıyor?

    Tüm hayatı boyunca ihiyaç duyduğumuz her şeyi bir başkasının hazırladığı biz modern dünyanın insanlarına sorulabilecek en anlamlı sorulardan biri de bu belki de.

    Yaşamaya devam etmemizi sağlayan sayısız paraşütler var hayatımızda, her defasında bir başka insanın bizim için hazırladığı , maddi paraşütler, manevi paraşütler , duygusal paraşütler , ruhsal paraşütler.
    Sahip olduğunuz en büyük yeteneği kim kazandırdı size , veya düşünce
yapınızı kim şekillendirdi ? Kimler size moral verdi zor zamanlarınızda ya da hayata dair manevi değerlerin farkına varmanızı kimler sağladı ?
    Hayatınız boyunca paraşütünüzü hazırlayan kimlerdi ? İşte onlar hayatımızı borçlu olduğumuz insanlardır. Peki siz kimlere , hangi paraşütleri hazırlıyorsunuz , hiç düşündünüz mü ?



Alıntıdır..

Sevgilerimle









18 Kasım 2012 Pazar

Duygusal Hikayeler..




TEK HAREKET

   Japonya'da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş..

Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalım, demiş.

Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına..


Hoca çocuğu süzmüş ve: Tamam demiş.. Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz.

Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve "bu hareketi çalış" demiş.

Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış.. Sonra hocasının yanına
gitmiş. "Bu hareketi ögrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?" diye
sormuş.

Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş...

2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.. Çocuk bu bir
yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.

Hocanın yanına tekrar gitmiş: "Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz?"

- Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz..

2 yıl ,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.

Bir gün hocası yanına gelip. ..."Hazı
r ol ! " demiş.. "Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!"..

Delikanlı şok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var.

    Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ;  ama hocasına saygısından ses çıkarmamış.
Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken.. ikinci ,üçüncü maç....çeyrek, yarı final ve final...
Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. .... Tam bir üstat, delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş.."Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele..  Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var.. Bu kadar bana yeter.. Bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim.."

- Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil.

Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş:

-Hocam nasıl oldu bu iş?

Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım ?

-Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok.

Bu bir,

İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.!


" İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir.!!"


Alıntıdır..

Sevgilerimle