hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


10 Temmuz 2014 Perşembe





Ne çok bekledim seni
Aylarca yıllarca belki..
Sevdim bekledim
Özledim bekledim
Umutlandım bekledim
Ümidimi kaybettim
Yine bekledim..
Hayal kurdum
Yolunu gözledim
Beklemek zor dedim
Ama yılmadım
Hep bekledim..
Bu kadar beklemenin hatrına
Belki gelir dedim
Aslında sadece gel istedim..

Funda Dikmen











9 Temmuz 2014 Çarşamba






Günlerden bir gün küçük bir tırtıl gözlerini hayata açmış.
Doğal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış.Ne bulursa yemiş bir süre sonra yeterince büyüdüğünde kendine güvenli bir yer bulup bir koza örmeye başlamış.
Bu kozanın içinde geçirdiği uzun sürenin sonunda rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.
Minik kelebek uçabiliyor olmanın verdiği mutlulukla uçmaya başlamış.Dağlar tepeler aşmış ormanın her yerini dolaşmış derken vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye.
Etrafına şaşkın şaşkın bakarken vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş.
Bir anda afallamış ne düşüneceğini ne yapacağını bilememiş.Ne muhteşem bir çiçek diye geçirmiş içinden, vakit kaybetmeden yüzlerce renkli hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca papatyanın yanında almış soluğu.
-Merhaba papatya,sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim.
Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna
-Merhaba demiş. Bende zaten yalnızlıktan sıkılmıştım.
Ve konuşmaya başlamışlar.
Kelebek ona hayat hikayesini nerede dünyaya geldiğini geçtiği ormanı tepeleri anlatmış.
Papatyada ona kendinden bahsetmiş.
Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar.
Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek kanatları ile papatyayı güneşin yakıcı ışınlarından korumuş.
Minik kelebek papatyayı çok sevmişti. O kadar çok sevmişti ki bir türlü onun yanından ayrılmamış, papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş.
Ama cesaret edipte bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü, onu kırmaktan incitmekten kaybetmekten korkmuş.
Papatya da kelebeği çok sevmiş, ama bir türlü oda sevgisini söyleyememiş.
Duygularının karşılığı olmayacağından bu yüzden kelebeği kaybedeceğinden korkmuş.Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli sohbet etmişler.
Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip de kelebek artık zamanı kalmadığını gücünün tükendiğini anlayınca papatyaya dönmüş ve "üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek"demiş.
Papatya buna bir anlam verememiş.
"Neden"demiş.
"Yoksa yanımda mutsuz musun?"
"Hayır" demiş kelebek
"Bilakis sen benim hayatıma anlam kattın fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve bende ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."
Papatya bu duruma çok üzülmüş. Ama yapacak bir şey yokmuş zaten kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde son bir gayretle papatyaya "Seni Seviyorum" diyebilmiş ancak.
Papatya donakalmış. Sadece "ben de" diyebilmiş kelebeğin arkasından. Ardından da gözyaşlarına boğulmuş içinden"keşke onun da beni sevdiğini bilseydim,keşke ona sevdiğimi söyleyebilseydim." diye geçirmiş.
Papatya sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin acısına dayanamamış.
Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da dökülmeye başlamış.Her düşen yaprakta papatya içinden "seviyormuş" diye geçirmiş.
İşte o günden beri, bunu bilen aşıklar, sevgililerine sormadıklarını hep papatyalara sormuşlar.

Seviyor mu?
Sevmiyor mu? diye..

SEVDİĞİNİZE, SEVGİNİZİ SÖYLEMEKTE GEÇ KALMAYIN..

Alıntı..