hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


27 Ekim 2012 Cumartesi



  



  
   Merhaba dostlarım,

   Bugün bloğum yenilediğim görüntüsüyle sizlere görücüye çıkıyor. Ayrıca sizler için iki bölüm daha ekledim. Haberler ve videolar. Haberler bölümünde bugün konu başlığımız 29 Ekim. Videolarda ben Emre aydın ve Sibel Can'ı seçtim. Umarım beğenirsiniz..
   "Damak Tadı" köşemizde bugünkü tarifimiz Afyon'dan. Aslında gelinimiz ama benim kardeşim olarak nitelendirdiğim Esra Palabıyık ' tan  çok güzel bir pizza tarifimiz var. Bu tarif için Esra'ya çok teşekkür ediyorum.Afiyet olsun..
   "Eğlence" köşemiz ve "Şiir köşemiz" bugün dopdolu. Hepinize keyifli haftasonu ve iyi bayramlar diliyorum..

 Sevgilerimle,
Funda Dikmen
  

















25 Ekim 2012 Perşembe

Babama..



    Sevgili dostlarım,
   
    Bu , yazdığım en zor yazım. Çünkü ne yazsam az gelecek. Kelimeler yetersiz kalacak duygularımı anlatmaya. Yazmaya başladığımda  içimdeki hüzün artarken , kelimelerde bir o kadar azalıyor sanki. Bildiğim bir iki kelime var da onlarla anlatmalıyım gibi hissediyorum.   Nerden başlayacağımı bile bilmiyorum.
    2011 senesi nisan ayında kaybettim Babamı . Çok ani oldu ölümü ; her ölüm gibi de erken. Daha yapacak bir sürü şeylerimiz vardı. Gidecek bir çok yerimiz olduğu gibi. Daha doya doya sarılacaktım sana ; seni seviyorum diyecektim kulağına. Ben senin kanatlarının altında duracaktım , gölgende büyüyecektim daha. Şimdi yalnız hissediyorum kendimi bu koca dünyada.
    Yokluğuna alışmak çok zor. Her geçen gün özlemin katlanarak artıyor içimde. Yaptığım her şeyde bir yanım eksik sanki. Sevinçlerimde hep yarım. Bayramları sevmiyorum artık sen yoksun diye. Buruk geçiyor bayramlarımız  sen gittiğinden beri. Artık çocuk değilim bayramlarda. Sen gittiğinden beri ben büyüdüm BABA..

Herkese sevdikleri ile beraber geçireceği nice güzel bayramlar diliyorum. Bayramınız kutlu olsun.


 Sevgilerimle,
Funda Dikmen







23 Ekim 2012 Salı



  

   Herkese merhaba,

   Beni tanıyanlar bilir ; erken yatmayı sevmem.Gece yaşamayı seviyorum. Yanlış anlaşılmasın gece yaşamı derken dışarıda gezmeyi kastetmiyorum. Evimde kitap okumak, müzik dinlemek, bulmaca çözmek ve yazı yazmak. Bunları gece sessizliğinde yapmayı çok seviyorum.Onun için de hep geç yatarım.
   Geçtiğimiz yaz, çok yorucu bir gün geçirdiğim için erken yatayım dedim. Erken dediysem gece bir-bir buçuk civarı (herkesin erkeni farklıdır).Neyse yattım ama bir türlü uyuyamıyorum. Sağa döndüm,sola döndüm tekrar sağa döndüm,eşit olsun diye bir daha sola döndüm yok olmuyor uyuyamıyorum. Bu yetmezmiş gibi dışarıdan gürültü geliyor.Düzenli bir şekilde sanki halı sopalıyorlar. Yaz günü kapı pencere açık sesler sanki odanın içinde.Birden komşudan horlama sesleri gelmeye başladı. Aman Allah'ım nasıl güçlü bir horultu anlatamam. Daha bu travmayı atlatamadan horoz ötmeye başladı. İstanbul'un göbeğinde bir horoz. Hadi bunu da kabul ettik diyelim gecenin bir yarısı niye ötüyor anlamış değilim. Komşumla bir güzel düet yapıyorlar. Cd'si çıksa almam ; ama o saatte yapacak başka bir şey yok , eliniz mahkum dinliyorsunuz. Çıldırmak üzereyim saat dört oldu hala uyanığım.
   Ezan okunmaya başladı ve hava yavaş yavaş aydınlandı. Benim gözlerim kan çanağı içinde hala bakınmaya çalışıyorlar. Bir yandan da nasıl uykum var. Ezanı dinlerken uyumuşum. Çok değil iki saat sonra alarm  sesiyle uyandım. Uyandım dediysem alarmı kapatacak kadar hareket ettim demek istedim. Zaten siz de öyle anlamıştınız değil mi? Ben niye açıklama yapma gereği hissettiysem.
   Böyle işte dostlarım , bir daha erken yatmamaya karar verdim. Her yaşadığımızdan bir ders çıkarmamız gerekir. Benim çıkardığım ders geç yatmak gibisi yok. Ama siz nasıl bir ders çıkarırsınız bilemem.  
   Kendinize iyi bakın ve istediğiniz saatte de yatın.


  Sevgilerimle,
Funda Dikmen   



                                                                 BAKIŞ AÇISI 

                                                                           Kendi çektiğim fotoğraflar





















22 Ekim 2012 Pazartesi

Sizin Yazdıklarınız..



    Merhaba,

    Eskiden bayramlaşma bir seremoni şeklinde , kalabalık gruplar halinde yapılırdı. Şimdi küçük çocuğumuz bile bizimle bayram gezmesine gelmek istemiyor. Toplumumuzda bayram dini yönlerinin yanı sıra toplumsal ve kültürel bir kutlama olagelmiştir her zaman. Din ve mezhep gibi ayrımlar yapılmadan kutlanırdı.
    Bu milletin çok güzel hasletleri vardı bir zamanlar. Bayram denildiğinde içimiz kıpır kıpır olurdu. Günler öncesinden başlardı telaş. Anneler ikram hazırlıkları için gruplar halinde çalışırlardı. Hep birlikte yapraklar sarılır , baklavalar açılır , su börekleri yapılır evin uygun ve tacize en uzak bölgesine konulurdu. Koltuklarda örtüler olurdu o dönemler. Bu örtüler bayram hazırlıkları çerçevesinde bir önceki bayramdan sonra ilk defa açılırdı. Misafire verilen öneme bakar mısınız ? Kendisinin bile kullanmaya kıyamadığı koltuk takımlarını misafirine kullandıran bir kültürün temsilcileri ; bugün misafir kabul ederken üç gün düşünüp karar veriyor ve ikramlarda hazır geliyor zaten.
    Babalar da bayram öncesi hazırlıklarını kendilerince yaparlardı. Mesela ; o zamanın babaları çocuklarının bedenini , ayakkabı numarasını bilirlerdi. Çarşıdan alışveriş yapılır arefe gününde çocuklar sevindirilirdi.Bayramdan bayrama yapılan o alışverişler bütün ihtiyacın görüldüğü alışverişlerdi. Sene boyunca başka ayakkabıda alınmazdı zaten.
    Çocuklarımıza bakalım bir de.Şimdiki çocuklara sizin peşin peşin ayakkabı alıp giydirmeniz mümkün mü ? Tüketim çılgınlığına öyle kaptırmışız ki sene boyunca ve birçok bahaneyle çocuğunuz kendi seçimiyle alışverişini yapıyor , size sormuyor bile neredeyse. Yeni bir ihtiyaç çıkarmanın ise bin bir çeşit bahanesi de hazır zaten.Nereye doğru gidiyoruz belli değil. Kültürümüze sahip çıkalım ve koruyalım.


 Sevgiyle Kalın,
Necla Demirhat




                                                               BAKIŞ AÇISI

                                                                    Kendi çektiğim fotoğraflarım


 
 



21 Ekim 2012 Pazar









        Sevgili Dostlarım,

       Bugün "Pazar Dokunuşu" köşemizde Zeki Dikmen hikayesinin devamı ile sizlerle buluşuyor.
       Beğenerek okuduğunuz ve devamını merakla beklediğiniz bu köşemiz pazar günlerinizin vazgeçilmezi olacak.
Keyifli pazarlar.


 Sevgilerimle,
Funda Dikmen



                                         BAKIŞ AÇISI

Kendi çektiğim fotoğraflar