Merhaba,
Eskiden bayramlaşma bir seremoni şeklinde , kalabalık gruplar halinde yapılırdı. Şimdi küçük çocuğumuz bile bizimle bayram gezmesine gelmek istemiyor. Toplumumuzda bayram dini yönlerinin yanı sıra toplumsal ve kültürel bir kutlama olagelmiştir her zaman. Din ve mezhep gibi ayrımlar yapılmadan kutlanırdı.
Bu milletin çok güzel hasletleri vardı bir zamanlar. Bayram denildiğinde içimiz kıpır kıpır olurdu. Günler öncesinden başlardı telaş. Anneler ikram hazırlıkları için gruplar halinde çalışırlardı. Hep birlikte yapraklar sarılır , baklavalar açılır , su börekleri yapılır evin uygun ve tacize en uzak bölgesine konulurdu. Koltuklarda örtüler olurdu o dönemler. Bu örtüler bayram hazırlıkları çerçevesinde bir önceki bayramdan sonra ilk defa açılırdı. Misafire verilen öneme bakar mısınız ? Kendisinin bile kullanmaya kıyamadığı koltuk takımlarını misafirine kullandıran bir kültürün temsilcileri ; bugün misafir kabul ederken üç gün düşünüp karar veriyor ve ikramlarda hazır geliyor zaten.
Babalar da bayram öncesi hazırlıklarını kendilerince yaparlardı. Mesela ; o zamanın babaları çocuklarının bedenini , ayakkabı numarasını bilirlerdi. Çarşıdan alışveriş yapılır arefe gününde çocuklar sevindirilirdi.Bayramdan bayrama yapılan o alışverişler bütün ihtiyacın görüldüğü alışverişlerdi. Sene boyunca başka ayakkabıda alınmazdı zaten.
Çocuklarımıza bakalım bir de.Şimdiki çocuklara sizin peşin peşin ayakkabı alıp giydirmeniz mümkün mü ? Tüketim çılgınlığına öyle kaptırmışız ki sene boyunca ve birçok bahaneyle çocuğunuz kendi seçimiyle alışverişini yapıyor , size sormuyor bile neredeyse. Yeni bir ihtiyaç çıkarmanın ise bin bir çeşit bahanesi de hazır zaten.Nereye doğru gidiyoruz belli değil. Kültürümüze sahip çıkalım ve koruyalım.
Sevgiyle Kalın,
Necla Demirhat
BAKIŞ AÇISI
Kendi çektiğim fotoğraflarım
5 yorum:
kutlarım sevgili dünürüm,çok güzel bir karşılaştırma olmuş,ellerine sağlık.
Necla teyze ellerine sağlık.Çok güzel olmuş..
Devamını bekliyoruz :)
Çok teşekkür ederim,canım
Beğenip yayınladığın için çok teşekkür ederim, yavrum...
Geçmişinin güzelliğine özlem katan safiyane duyguların ,doğaçlama tadıyla
Sunumu,belli bir hasretin çok ötesinde, bir derinliğe vasıl olarak, adeta
Köprü gibi, maziye uzanıvermiş.....Hassas yüreklerin biriktirdiği bu duygular,
Gün gelir, o yüreklerin çeperinde demlenerek,geçmişe bu tür yumuşak inişler yapar..
Necla hanımefendinin kıstasladığı, bu nostalji rüzgarında,didaktik öğelerin satır
Arasındaki izleride, yazının değerini arttıran en önemli vurgular olarak dikkat
Çekiyor.....Okuyucuya kutlamanın kaldığı yazarın sahibine, saygılarla....
Vedat DÜNDAR
Yorum Gönder