Yaprakların dökülmesi bir son değil ki.. Asıl şimdi başlıyor görevleri.. Sarıya boyayacaklar, Hem sonbaharı, Hem gündüzü, Hem de geceyi..
Funda Dikmen
5 Kasım 2013 Salı
BEN SANA AŞIK OLDUM
Bana ilk defa sarıldığın günü anımsadım, Gece miydi?? Ya da ben öyle olsun istediğimden.. Kilitledim gözlerimi gözlerinin zindanlarına, Anahtarını; Yüreğinin dipsiz kuyularına attım.. Sen doldura dur sevgi kadehlerini peş peşe, Sarhoş muyum?? Ben içtikçe sevgiden, günüm sarhoş gecem sarhoş.. Dudakların bassın mührünü ellerime, tenime, Küçük bir buse hatırlanır, şarap tadında nahoş... Kokun mu?? Sen kokuyorsun, bana özel burcu burcu, Ben seni öyle sevdim bir tanem, müebbetim, Müebbet, olamam gönlünden taburcu... HASRET oldu adım, yanında sevgiler, Topladıkça sepet sepet.. Ben sana aşık oldum bir tanem, Bulamadım ne bir neden ne bir sebep... Bu ilk değil son olacak kara sevdam, Ömrümün kalanı sanadır sana "SON SEVDAM"
Niye böyle bir başlık attım... Hayatımda çok değer verdiğim, hepinizin
yazılarımdan da gıyaben tanıdığınız, komşudan öte benim canım manevi
ablam ENGİN ABLA' yı, hikayede ki ALİCE'e çok benzetiyorum. Onunla
birlikte yaşamak, inanın her günümüzü bir maceraya dönüştürüyor. Ne
kadar samimi olursak olalım, yine de kendisinden izin alarak siz sevgili
dostlarımla paylaşıyorum anılarımızı. Hepiniz hatırlıyorsunuzdur "ALİCE HARİKALAR DİYARINDA" çocuklarımızın en
çok severek okuduğu resimli hikaye kitabıydı. Sadece çocuklarımız
mı? Kendi adıma söyleyeyim ben çok severdim :)) Bir çoğunuzunda öyle
olduğuna inanıyorum. Yıllar öncesinde hikayelerde yaşayan ALİCE; yıllar yıllar sonrasında
ENGİN ABLA olarak dünyaya gelmiş, iyi ki de gelmiş... Bu yazımı sahurdan
sonra balkonda yazıyorum, canım komşumun öksürüğünü duyuyorum; reflüsü
var da yemek yeyip yatınca öksürük yapıyor. Kıyamam ona, onu çok
seviyorum.
Ramazandan önce, biricik ablam RUHİŞ, ENGİN abla ve ben DAĞLAR KIZI
otele gittik, havuza giriyoruz. Biliyorsunuz havuzların bir tarafı sığ,
diğer tarafı derindir. Havuzda o gün çok kalabalık, deniz dalgalı
olduğunda
herkes havuza hücum ediyor. Sığ tarafta su topu maçı var, su
kaydırakları da o tarafta (bu ara da saat 05:44, hava aydınlandı,
kuşların
ötüşü harika)...
Ben önce girdim ki biraz müsaade etsinler de bizim iki
sultan rahat geçsinler oradan diye animatör kız NADYA ile konuşuyorum.
İnanın
iki saniye bile geçmedi bağrışmalara kafamı bir çevirdim bizim ALİCE'i
suyun içinden çıkarıyorlar. Başında volanlı şapkası; tabii ıslandığı
için, o "ayna ayna var mı? bu dünya da benden güzel" diyen havası
sönmüş. Günlük hayatında yeni gözlüğünü havuza girerken ise eskisini
takar :)) Eski gözlüğünün arkasında korku dolu bakışlarla bakan gözlerini gördüm benim canım komşumun. Hani kaş göz arasında denir ya aynen öyle oldu. Ben şaşırmış vaziyette düşünüyorum ne
ara oldu bütün bunlar... Hemen yanlarına koştum, ne oldu? dedim. Biraz
kendisine geldikten sonra Engin abla olayı önce kısaca bir özetledi,
"Ah komşucuğum GİTTİİİİM GELDİM" ben aptallaşmış vaziyette nasıl olsa Engin abla sağ salim diye şükrederek, Ruhiş'i arıyorum neyse o da iyi ama
kulağına su kaçmış söylenip duruyor. İkisi de; çok özür dileyerek ISLANMIŞ
SIÇANA dönmüş :)))) Bire bir görmenizi çok isterdim, bunlar iki yay burçları olarak
neredeyse havuza kimseyi sokmayacaklar. Şu anda yazarken bile çok
gülüyorum :))) Kimseyi havuza atlattırmıyorlar, yok o su sıçrattı, yok o su sıktı :)) Su
sıkıyorlar diye çocukların elindeki su tabancalarını alıyorlar. Engin
abla" kulağıma su kaççek sıkmasanız ya".. Ruhiş de"gidin bakayım biraz
ileride oynayın" diye havuz da terör estiriyorlar :)) Yakında otelde
kimse kalmayacak hatta bu iki yay burcunun yüzünden iflas bayrağını
çekecek (Allah korusun)...
Ben biraz yüzeceğim diyerek uzaklaşıyorum ki beraber olduğumuzu
anlamasınlar diye, artık bütün bu olaylardan sonra herkes bizi
tanıdı. Allah'tan müşteriler değişiyor, yenileri tanıyana kadar zaman
kazanıyoruz. Ramazanda gitmediğimiz için, eski müşterilerden kalanlar
olduysa rahat rahat atlayıp zıplıyorlardır. Sıcağı sıcağına "GİTTİİİİİM GELDİM" diye kısaca özetleyen Engin abla
daha sonra günlerce dinleyeceğimiz, belki bir gün roman olarak
yazabileceğim uzunlukta yaşanan olayın aslını ön söz olarak sizlere
aktarayım. ALİCE ve RUHİŞ tam kaydırakların oradan geçerlerken arka
arkaya kayan çocukların akıbetine uğramışlar. Sanki açık denizde köpek
balığının saldırısına uğramış gibi "ayaklarımdan bir şey bana
çarptı, gerisini hatırlamıyorum" diyen komşuma BEYAZ IŞIĞI gördün mü? diye
sordum. Cevap "beyaz ışığa benzer bir şey gördüm" hani pek emin de değil
:)))) Geçirdiğimiz bunca olaydan sonra akşam üzeri benim de katıldığım RUMBA
dansı herkesi keyiflendirdi. El çırparak eşlik eden ve beni çok sevdiği
için ne yapsam beğenen Engin abla"en güzel sen yaptın sarı
kuşum" diyerek beni onore etti . Ruhiş resmimizi çekmiş, gördüğünüz gibi
her şeyimi sizlerle de paylaşıyorum sevgili dostlarım. ALİCE HARİKALAR
DİYARINDA, başka bir hikayede buluşmak dileğiyle sizlere şimdilik hoşça
kalın, sevgiyle kalın diyorum. Umarım yüzünüzde bir tebessümün nedeni de
ben olmuşumdur.
YAPILIŞI : Önce fındıkları rondodan geçirip toz haline getirelim. Daha sonra bir kabın içinde tüm malzemeleri karıştırıp yoğuralım. Yuvarladığımız kurabiyeleri 180 derecede 20 dakika pişirelim. Çıktıktan 5 dakika sonra kurabiyeleri; pudra şekeri, toz şeker ve tarçından oluşan karışıma bulayın. Afiyet olsun..
YAPILIŞI :Önce patlıcanları közleyelim. Daha sonra kabuklarını soyup küp küp doğrayalım. Bir kabın içinde yoğurdu karıştırıp içine tuz ve dövülmüş sarımsakları ekleyelim. İçine patlıcanları da ekleyip servise hazırlayalım. Patates salatasıyla çok iyi ikili oluyorlar. Afiyet olsun..
YAPILIŞI : Bir kabın içine önce margarin, yumurta, yoğurt ve salçayı alıp karıştıralım. Daha sonra un, tuz ve kabartma tozunu ekleyip yoğuralım. Hamuru merdaneyle açıp kalıpla şekil verelim. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörek otuyla süsleyelim. Ortalama 180 derecede pişirelim. Afiyet olsun..
Canım arkadaşım Denizciğim benim için kelebek şeklinde yapmış :)
175 gr. margarin (oda sıcaklığında bekletilmiş olacak)
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı süt
2 çorba kaşığı yoğurt
2 çorba kaşığı şeker
4 su bardağı un (kurabiye hamuru kıvamında olacak)
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı mahlep
1 tatlı kaşığı sirke
1 yumurta sarısı
YAPILIŞI :Bütün malzemeleri bir kabın içine alıp yoğuralım. Kurabiye hamuru kıvamına gelince değişik kalıplarla şekil verelim. Fırında 150 derecede pembeleşinceye kadar pişirelim. Afiyet olsun..