Bugün, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölümünün 74’üncü yıldönümü. Söylediği gibi, naçiz vücudu toprak oldu, ancak, Türkiye Cumhuriyeti payidar kaldı ve fikirleri ve yaptığı inkılapları gibi, elbette ilelebet payidar kalacak.
Hayatını milletine adayan, milletinin hür, bağımsız, çağdaş, insan gibi yaşaması için önderlik eden, cumhuriyet ve bağımsızlık yolunu açan ATATÜRK, çağındaki diğer liderler veya insanlar gibi rahatlık içinde, para pul içinde yaşayarak da ömrünü tamamlayabilirdi.
Ancak onun 57 yıllık hayatına baktığımızda, hayatının 20 yılını bizzat cephelerde, Balkanlardan, Filistine, Trablustan, Çanakkaleye ve Kurtuluş Savaşındaki bir çok cephede, evinden ailesinden, sevdiklerinden uzak, geçirdiğini görürüz. Ömrünün sonuna kadar hep mücadele etti, asla yorulmadı, hiç şikayet etmedi.
Savaş yıllarıydı, Osmanlı İmparatorluğu dağılmıştı, bazıları gibi o da padişaha sırtını dayayabilir bolluk içinde yaşayabilirdi. Üstelik annesi Selanikte yaşıyordu ve Selanik’i Yunanlılar ele geçirmişti. Ancak o önce vatan dedi. Önce bağımsızlık dedi. Kendi vatanında, öz yurdunda sırf “önce vatan” dediği için idama mahkum edildi. Yılmadı. Halkın içine girdi. Yıllar var ki görmemişti bu topraklar böylesine cesurunu, böylesine vatan, millet sevgisiyle dolu olanını. Görmemişti bu halk kendini değil halkını düşünenini , bu sebeple kulak verdi çağrısına ; erkeği, kadını, genci, yaşlısı…
Mustafa Kemal’in gözlerindeki inanç yeterdi elde kalanı da feda edip, düşman üstüne yürümeye. Öyle de yaptılar; paslanmış bir tabanca, dededen kalma bir tüfekle, kazmalarla, küreklerle yürüdüler ölümün üzerine, beşikte bıraktıkları bebeklerinin göz yaşlarına bakmadan. Vatan içindi çünkü yapılan, bağımsız bir gelecek içindi…
Halkın desteğini ve sorumluluğunu alarak yedi cihana baş kaldırdı. Yaşı 38’di. Tarihte örnek olan Kurtuluş savaşını başlattı. Halkıyla beraber kazandı. Büyük devletleri devirdi. Cumhuriyeti kurdu ve yönetimi halka verdi. Yetti mi, yetmedi.
Bu ülke topraklarında yaşayan halkın yüzyıllardır fakir, muhtaç, geri kalmasına neden olan cahilliği, karanlığı, çağdışılığı da devirmesi gerekiyordu. Bunun içinde İnkılaplar yaptı. Herkes okusun istedi harf inkılabı yaptı, modern okullar kurdu, kanun önünde de herkes eşit olsun istedi medeni kanunu hazırlattı, kadınlar insanca yaşasın dedi seçme seçilme özgürlüğü verdi, hiçbir devlete muhtaç olmamak için ekonomik bağımsızlık dedi fabrikalar kurdurdu. Bu toprakları vatan olarak bilen insanların, sonsuza kadar mutlu, refah ve çağdaş yaşaması için bir çok yenilik yaptı, yüzyıllardır ihmal edilen Anadolu onunla kalkındı, modern tarımın temellerini attı. İlk kez onunla “Köylü, Milletin efendisi oldu.” Kula kulluk zihniyetini kaldırdı. Aydınlık yollar açtı milletin önüne, çağdaş uygarlığa giden yolda, o ülkesini, insanını çok sevdi. Halkı da onu çok sevdi, sadakati, hiçbir zorluktan yılmamayı, sevgiyi, vatan sevgisini onda gördü. Az zamanda büyük işler başarabilecek bir ulus olduğumuz gösteren de Mustafa Kemal’di. Halkına hep güvendi, inandı, tek ihtiyacımız olan şeyin çalışkan olmak olduğunu ondan öğrendik.
O'nun yaptıklarını değerlendirip, yaptıklarını anlayıp, amaç ve hedefinin ne olduğunu ve neler yapmak istediğini ve neler yaptığını kavramaya çalışmalıyız. O bize bağımsızlık ve cumhuriyet yolunu açtı, biz de ya bu yolda yürüyeceğiz ya da bağımsızlık ve cumhuriyet uğrunda öleceğiz.
Halk lideri Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Vatan size minnettardır.
Fatih Demirhat
Ey Türk Gençliği!
Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel senin en değerli hazinendir. Gelecekte bile, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır. Birgün bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve şartlar, çok elverişsiz bir özellikte ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi eylemli olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler. Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır. İhtiyaç duyduğun güç damarlarındaki asil kanda bulunmaktadır!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Mustafa Kemal Atatürk