hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


15 Haziran 2013 Cumartesi

   
 
   Nefes alamıyordu. Her şey üstüne geliyordu sanki. Hiçbir yere, bu kocaman şehre bile sığamıyordu. Kendini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Her yolu denemişti ama yoktu işte, çözüm bulamıyordu. "Bu kadarmış buraya kadarmış" dedi kendi kendine. 
   Çok çabuk değişmişti her şey. O sadece değişimi seyretmekle yetinmişti. Yapabileceği hiçbir şey yoktu çünkü. Hoş yapabilecekleri olsa da savaşmak için gücü kalmamıştı. Bırakmıştı kendini. "Artık ne olacaksa olsun dayanamıyorum" diyordu kendi kendine.
   Oysa bundan bir süre önce ne kadar da mutluydu. Etrafına neşe saçan, umutları, hayalleri olan biriydi. Seviyor ve seviliyordu. Yuva kurmayı, çoluk çocuğa karışmayı planlıyordu. Fazla bir şey istemiyordu hayattan. Herkes gibi yaşamak, herkes gibi mutlu olmak istiyordu sadece. Sade, sıradan bir yaşantısı olsun, hatta sıkıcı ev hayatından şikayet etsin istiyordu.
   Ama hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerden ibaret sadece.. Her zaman her şey bizim istediğimiz gibi olmuyor.. 
   Beklemediği bir anda yaşadıkları karşısında güçlü durmayı başaramadı. Düşüyordu ve buna engel olamıyordu. Yalnızdı ve elinden tutacak kimsesi yoktu. Biri olsaydı yanında; elinden tutup, neden ağladığını soran, gözyaşlarını silen biri.. Tek bir kişi.. Ayağa kalkması ve yeniden yürümesi için o tek bir kişi yetecekti ona. Ama yoktu.. Yanında hiç kimse yoktu..
   İşte böyle bir anda tanıdı onu ve kendisine uzanan eli geri çevirmedi; zaten kabul etmekten başka çaresi de yoktu. Bu yardım eli iyi gelmişti ona. Yavaş yavaş iyileşiyordu, toparlıyordu kendini. Hani uzun süre karanlıkta kaldıktan sonra gün ışığına çıkınca gözleri kamaşır ya insanın; tam da öyleydi şimdi. Gözleri kamaşmıştı, etrafına kısık gözlerle bakıyordu. Ürkekti bakışları, şaşkındı. Uzun zamandan sonra ilk defa huzurlu ve mutluydu. Rahatlamıştı artık. Gülümsüyordu ve güldükçe içinin ısındığını hissediyordu. Kendine güveni geri gelmişti. Artık onun da hayalleri vardı ve umudu hayallerini taşıyabilecek kadar güçlüydü..

Hayata dair her şey hayallerimizde saklı ve umutlarımız onları taşıdığı sürece yaşayacaklar..

Sevgilerimle,
Funda DİKMEN 














9 Haziran 2013 Pazar

Şair Sn.Vedat Dündar'dan...




13.05.2013

ONLAR BİZİM KÖYLÜLERİMİZ 

Onlar bizim köylülerimizdir
Hergün yaylanın toprağını öperler
Hergün güneşin koltuk altında
Esmerlenir tenleri kavrularak
Sağlıksız yaşlanırlar...
Korkuluk gibi dururlar ölümün önünde
Ölümü korkutamadıklarını bilerek
Sanki kaderlerinin altında ıslanırlar
Yıldızlar kadar insanlar... 


Onlar bizim köylülerimizdir
Onlar sıcağın delindiği yerde birikirler
Sanki monologdur hayalleri
Nesneleri terden sırılsıklam
Karanlığa kadar çalışırlar
Oysa karanlık bir kanaviçedir
Aydınlanmak için karanlığı yakarlar
Bir kayanın tepesinde... 


Onlar bizim köylülerimizdir
Sanki bir labirentin içinde, çaresiz
Hergün güneşi çapalayarak, bölüşürler
Yorgunlukları şiir gibidir
Mermiden misket olmuştur gözleri
Terleri gevşeyerek damlacık olur
Sanırsın kokusu lavantadan... 


Onlar bizim köylülerimizdir
Onlarki her yaştan
Ama birisi varki,
Çevresinden utanır sanki
Saydamlaşmıştır ıssızlığı,
Kaşlarının arası tüfek gibi çatılmıştır
Fistanının düğme deliği öylesi açık
Tüm gün tarlanın en başında
Tanrı'yla gizlice konuşuyor, sevinmeden
Altmış yaşında ihtiyar bir kız
Çapasını sallıyor hergün
Gelinlik yüzü görmeden
Gizlenmeler serpiyor yüreğine
Erkek eli değmeden... 


Vedat DÜNDAR



 ********************************************************************



04.05.2013


BEN BU ŞEHRİM

Burası benim şehrimdir
Ben bu şehrim !
Burada gecenin öfkesi benimdir
Gündüzü benim !
Camdan bir tranvay gibi
Işığına böcek toplayan şafağının gölgesi
Hemşerimdir...


Burada çamaşır ipinden yapılmıştır balkonlar
Kadınların ellerinde dolu mandallar
Sanki kanatlanarak koştururlar
Hepsinde düzensiz bir telaş,
"Yavrum" diyor kadının biri çoçuğuna,"düşeceksin"
Bir başka kadının saçları gözlerine dolaşıyor
Eteği beline doğru uçarken, çorapsız bacaklar
Koca şehrin içine karışıyor...


Burada gökyüzü daha fazla büyümez
Bulutlar binaların çatılarına sarılır
Akşamları pasaklı bir yağmur başlar
Yağmur değil sanki çamur yağar
Bu yüzden şehrin arabaları hep kirlidir
İşlerinden koşarak dönen adamların giysileri
Balkonlara çamaşır olarak serilir...


Burası benim şehrimdir
Buradaki her şey benimdir
Kah balkondaki kadınımdır, ben
Kah Park yerinde kavga eden adam
Kah uykusuz kalmış seyyar satıcısı
Kah dükkan kepengini gürültüyle kaldıran,
Belki bir köşede sızmış şair kazıntısı
Kah İzmaritini kaldırıma fırlatan...


Belki köşelenmişimdir İnönü bulvarında
Dilencisini ben sanır insanlar
Karşımda onar katlı binalar
Açık bırakılmış bir pencereden girerim
Karanlıkta fosfor gibi parlayan
Tel örgülerim sallanır boşlukta...


Şimdi bunları yazarken biliyorum
Şiiri seviyorum elbette
Şiirin moruna bende inanıyorum
Ölüme inandığım kadar
Bu şehre borcum var benim...


Burada çamaşır ipinden yapılmıştır balkonlar...

Vedat DÜNDAR



**********************************************************************



17.04.2013

SIFIR NOKTASINDAYIM

Karanlık bir sessizlikte bilirsiniz
Yanlızlık ampul gibi patlar
Bir tür gizlenme arzusunun
Kemiğe döner acısı
Merhametine sarılır ,şefkatin
Cömertçe...


Oysa sevgilerine inanırdık eskiden göklerin
Omuzlarına kadar sarılırdık sıcaklığına
Gözlerin karanlığımı gizlerdi
Yıldızları birlikte koklardık
Denize dokunmadan şiirler yazardık,biz
Seviştikçe...


Bilmiyorum ne oldu da
Neden yıldızlar bıçaklarını çekti
Bir işaret verdi serçe parmağının ucu
Neden kabuklandı ki şefkatin
Korkularıma mermerlendi tükettiklerin
Yüreğime günahların evcillendi
Beni terkettiğin gün
Sessizce...


Şimdi sana gösterdiğim yerde bir şey yok
Sokakta yanan lambanın yaşlısıyım
Gömülü yastığımda uykularımdan geçiyorum
Gecenin bacasındayım
Kendimi sayıyorum geriye doğru
Artık sıfır noktasındayım,ben !
Özgürce...


Vedat DÜNDAR