hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


22 Şubat 2013 Cuma

Muhteşem Üçlü..




   Çocukluğumuza ait büyük bir resim vardır anılarımızda. Ne kadar zaman geçse de üzerinden, daha dün gibi hatırlarız o resmin her köşesini. Benim çocukluğuma ait resmimde kış geceleri önemli bir yer kaplar. Hatırlarsanız bir önceki yazımda kar, soba, kestane ve ıhlamurun anılarımdaki yerinden ve öneminden sizlere bahsetmiştim.
   Bir de kış deyince aklıma şu muhteşem üçlü gelir; boza, tarçın ve sarı leblebi. Nasıl güzel bir lezzettir, tadına doyum olmaz. Boza bize özgü bir içecek olmamasına rağmen; o kadar uzun zamandır (hatta en eski)  Türklerin hayatında ki artık bizden bir tat olduğunu söyleyebiliriz.
   Çocukluğumda bizim evde kış gecelerinin olmazsa olmazıydı boza. Annem çok severdi gerçi hala da öyle. Onun için babam sık sık alırdı. Bazen de boza içmeye Vefa’ya giderdik. Özellikle kar yağdığı zaman gece yürüyüşlerine çıktığımızda boza içmeden eve dönmezdik.

   Soğuk kış gecelerinde, sokaklarda “Bozaaa vefanii bozaaa” diye bağıran emektar boza satıcılarını anmadan geçmek istemiyorum. Ben çok küçükken onların sesini duyduğumda korkardım. Gece vakti sokakta bir adamın neden bağırdığını algılamaya çalışırdım o çocuk halimle. Daha sonraları hayatımızın bir parçası haline geldiler. Artık onların sesini duyduğumda korkmuyordum aksine orda oldukları için seviniyordum. Benim için, belki de hepimiz için bir sembol oldular. Boza deyince aklımıza hep onlar gelir. Ama günümüzde yok denecek kadar azaldıkları için o döneme ait bir değer olarak anılarımızda yaşıyorlar.
   Güzel günlerdi; yaptığımız her şeyin bir seremonisi ve anlamı vardı. Şimdilerde artık kalmayan çok özel değerlere sahiptik. Onun için o günleri, çocukluğumu çok özlüyorum.




 Sevgilerimle,
Funda Dikmen