hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Sizden Gelenler




12.03.2013

Seni anlıyorum derler ya her şeyi bilmeden...
Beni ne zaman anlarsın biliyor musun? 
Birini delicesine sevip,
Yüreğine gömmek zorunda olduğun zaman...
Sana onu sorduklarında gözlerin dolu dolu olup,
Unuttum dediğin zaman...
Her ayrılık şarkısı çaldığında,
Yüreğinin bedenine sığmadığı zaman...
Onu gördüğünde mutluluk her zerreni sardığı zaman...
O sana olmaz dediğinde, ölmeden ölümü tattığın zaman...
İşte O ZAMAN BENİ ANLARSIN...

Nazlıcan



**********************************************************************



09.03.2013

Ne yana dönsem yalnızlığım çarpıyor yüzüme... 
Zaten yorgun bedenim bu şehirde...
Denizinin dalgalarında boğuluyor hayallarim...
Yüreğimi aldın, canımı aldın, daha ne istiyorsun HAYAT...
Umutlarımı da al onlarda senin olsun... 
Yalnız hayallerimi bırak, onlar yanımda dursun...

Nazlıcan



*********************************************************************
 


07.03.2013

Bir kendime nazım geçer, bir de kendime gücüm yeter..!
Hep ben çok sevmişimdir ama hikayelerim nedense hep yarımdır..!
Bu yüzden korkularım sağlam ama insanlara güvenim hep kırılgandır..!
NASİP DEĞİLMİŞ diye sineye çeker, haklarımı ise hep HELAL ederim..!
Çünkü sevdamı yük sananlar ne anlar ki "AH" larımın ağırlığından..!
Yaptıklarımın da ve hatta yapamadıklarımın da tek nedeni SEVMEM..!
Buysa SUÇUM... Söz veriyorum kendime..!
BİR DAHA BÖYLE SEVMEM!


Nazlıcan



******************************************************************












  11.01.2013



KADIN OLMAK

Zordur kadın olmak, her an kırılıverecekmiş gibi yaşamak!
Herkesin yerine her şeyi düşünüyor olmak ama herkesçe çokta umursanmamak!
Bir türlü anlaşılamamak, hep bir şeyleri istemekle suçlanmak!
Onca kalabalığa rağmen yalnız olmak ve sadece içindeki çocuk tarafından sarılmak!
Anne olmak, eş olmak, her şey olmak, bir varlığıyla bin parçaya ayrılmak!
  Bütün bunların yanında içindeki çocuğun elinden tutup O'nu da yaşatmak!
Zordur kadın olmak; hep bir şeyleri, birilerini toplamak zorunda kalmak!
Güçsüzlükle suçlanmak ama her zorlukta sığınılan liman olarak var olmak!
Ve bu tezat duygular arasında yinede ayakta kalarak yaşamak!
Zordur kadın olmak, her gün bir şekilde kırılmak buna rağmen tüm parçaları bir arada tutmak!
Kalbi kırılır, umudu kırılır, hayat yada biri kırmazsa tırnağı kırılır, saçı kırılır!
Ama kırılır; Allah vergisi olmalı bu kadar çok kırılırken; hep ayaktadır hep tek parçadır!
Çok şeyleri saklar içinde, bilir belki de anlatamayacaktır kimselere!
Onca kalabalığa rağmen bu yüzden yalnızdır bütün kadınlar belki de!
 

Alıntıdır..

Sevgilerimle









*********************************************************************



18.12.2012

ÖNEMLİ BİLGİ

   Hollandalı uzmanların "Stroke" dergisinde yayımlanan araştırması, elma, armut, muz ve karnabahar gibi beyaz etli meyve ve sebzelerin felç riskini yüzde 52 oranında azalttığını ortaya koydu.
   20 bin kişinin beslenme alışkanlıkları ve sağlık durumlarını 10 yıl boyunca gözlemleyen uzmanlar, günlük beyaz etli meyve ve sebze tüketiminde yapılacak 25 gramlık bir artışın, riski yüzde 9 aşağıya çektiğini keşfetti. Öte yandan, Beslenme Uzmanı Linda Oude Griep, meyve ve sebzelerin içeriğindeki besleyici maddeleri ortaya çıkarmak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini kaydetti.




*************************************************************************



28.11.2012

Sosyal medyada olay yaratan fotoğraf ...
Liam adlı kullanıcı mutfağındaki lavabonun fotoğrafını çekti. O sırada lavobada oluşan girdap ilk bakışta beynimiz tarafından 'göz' gibi algılanıyor.

Liam fotoğrafın altına bir de mesaj yazdı: “Can sıkıntısından lavabomun fotoğrafını çektim. Ortaya göze benzeyen bir girdabın karesi çıktı.”


************************************************************************



09.11.2012

Burcu'dan Biricik Oğlu Berk'e

Mucize tutulabilirmiş meğer ellerde,
Mucizeye dokunulabilirmiş...
Mucize uyurmuş , uyanırmış...
Mucizeye bakılabilirmiş...
Mucize ''Mucizeler'' yaratabilirmiş gerçekten..
Mucize meğer kokarmış,
Cennet kokusu gibi , mis gibi,
''EVLAT'' gibi..BERK'im gibi..



***********************************************************************



07.11.2012

Sevgili arkadaşım Ozan Benlioğlu' ndan yine harika bir parça. Keyifli bir
dinleti olacağına inanıyorum. 





***********************************************************************
31.10.2012


nurullah hoca efendi bulvarı... günün incisi

Dün beni "NURULLAH HOCA EFENDİ" bulvarında kıstırdılar
Hala laik yaşıyorum diye
Sopalarıyla düşüncelerime saldırdılar
Sanki kovacaklar diye....


Gafiller nerden bilecekler ölümsüzlüğümü
Zincire yatırılmış fikirlerimi nerden bilecekler
Sopamı dayanır bana, Taşa bağlı ip mi
Karanlıkta kahpe bir kurşun mu sıkarlar,artık
Yoksa darağacındaki zavallı ilmik mi....


Sökemediler beni benden, hiddetlendiler
Kanım bir anda pranga gibi yapıştı yüzüme
En öndeki sakallı kafir diye bağırıyordu
Vurun derken salyaları üstüme akıyordu.......


Dün beni "NURULLAH HOCA EFENDİ" bulvarında kıstırdılar
Zannettiler ki çırılçıplağım,
Zannettiler ki çığlık çığlıyayım,
Oysa hiç korkasım gelmedi
Hiç kaçasım gelmedi
Üstümde debelendiler, debelendiler
Hatta gülüyordum bile, gördüler
Bunu zannetmediler.............


Yıl 2026,10 Ekim Perşembe
Bugünden şair gözüyle hazırlanmış
Gelecekten bir enstantane..........


Vedat DÜNDAR


Meraklısına dip not: Bahse konu bulvar, şimdilik Atatürk adıyla kullanılan bulvardır....



********************************************************************



29.10.2012


Sevgili arkadaşım Ozan Benlioğlu kendi videosunu bizimle paylaştı. Bloğuma renk kattığı için Ozan' a çok teşekkür ediyorum.






**********************************************************************



22.10.2012
   

    Merhaba,

    Eskiden bayramlaşma bir seremoni şeklinde , kalabalık gruplar halinde yapılırdı. Şimdi küçük çocuğumuz bile bizimle bayram gezmesine gelmek istemiyor. Toplumumuzda bayram dini yönlerinin yanı sıra toplumsal ve kültürel bir kutlama olagelmiştir her zaman. Din ve mezhep gibi ayrımlar yapılmadan kutlanırdı.
    Bu milletin çok güzel hasletleri vardı bir zamanlar. Bayram denildiğinde içimiz kıpır kıpır olurdu. Günler öncesinden başlardı telaş. Anneler ikram hazırlıkları için gruplar halinde çalışırlardı. Hep birlikte yapraklar sarılır , baklavalar açılır , su börekleri yapılır evin uygun ve tacize en uzak bölgesine konulurdu. Koltuklarda örtüler olurdu o dönemler. Bu örtüler bayram hazırlıkları çerçevesinde bir önceki bayramdan sonra ilk defa açılırdı. Misafire verilen öneme bakar mısınız ? Kendisinin bile kullanmaya kıyamadığı  koltuk takımlarını misafirine kullandıran bir kültürün temsilcileri ;  bugün misafir kabul ederken üç gün düşünüp karar veriyor ve ikramlarda hazır geliyor zaten.
   Babalar da bayram öncesi hazırlıklarını kendilerince yaparlardı. Mesela ; o zamanın babaları çocuklarının bedenini , ayakkabı numarasını bilirlerdi. Çarşıdan alışveriş yapılır arefe gününde çocuklar sevindirilirdi.Bayramdan bayrama yapılan o alışverişler bütün ihtiyacın görüldüğü alışverişlerdi. Sene boyunca başka ayakkabıda alınmazdı zaten.
   Çocuklarımıza bakalım bir de.Şimdiki çocuklara sizin peşin peşin  ayakkabı alıp giydirmeniz mümkün mü ? Tüketim çılgınlığına öyle kaptırmışız ki sene boyunca ve birçok bahaneyle çocuğunuz kendi seçimiyle alışverişini yapıyor , size sormuyor bile neredeyse. Yeni bir ihtiyaç çıkarmanın ise bin bir çeşit bahanesi de hazır zaten. Nereye doğru gidiyoruz belli değil. Kültürümüze sahip çıkalım ve koruyalım.


 Sevgiyle Kalın,
Necla Demirhat







 

Hiç yorum yok: