KIRMIZI DONMUŞ ÇİLEKLER
Pırıl pırıl bir elma şekeri, böğürtlenli dondurma ya da zıp zıp zıplayan bir lastik top... Ben kırmızı olan her şeyi severim. En çok da kırmızı, minik çilekleri. Hele de o çilekler soğuktan donmuş ve sevgiyle ısınmışsa...
Çileklerin üzerine düşen kar tanelerini bile donduracak kadar soğuk bir şubat akşamıydı. Hani insanın burnunu havuç gibi kızartan, kulaklarını donduran havalardan. Dışarıda kar taneleri, bir avuç yıldız ve bir torba dolusu karanlıktan başka bir şey yoktu.
Altı yaşındaydım ve dışarıdaki dondurucu soğuğa inat benim tombul yanaklarımdan alev fışkırıyordu. Hastaydım. Pembe pijamalarım ve bana güven veren tüylü ayıcığımla minik yatağımda "ütopya" lık sınırlarında dolaşan isteğimin yerine getirilmesini yüzümde bir şirretlik ifadesiyle bekliyordum.
Babamdan aldığım, "hayır" yanıtı alt dudağımı sarkıtmaya ve gözlerimi doldurmaya yetmişti. Çocukluğumun ve hastalığın verdiği huysuzlukla ağzımdan şu sözlerin döküldüğünü anımsıyorum: "Çilek is-ti-yo-rum!" Zemherinin ortasında çilek bulmak... Zavallı babam! Bana çilek dışında bir şey yediremeyeceğini anlamıştı. Karşısında "çilek" diye direten keçi yavrusunu iyi tanıyordu. Başka şansı kalmamıştı...
Yüzünde büyük bir çaresizlik ifadesiyle, kalın paltosunu, kasketini ve botlarını giydi. Kendimi savaşı kazanmış bir komutan gibi hissediyordum. Köpeklerin bile sokağa atılmayacağı o havada babam sırf hasta, minik keçisini mutlu edebilmek için bütün iyi niyeti ve sevgisiyle çilek aramaya gitti. Buz tutmuş camın ardından gidişini izlerken cesaret almak istercesine ayıma sıkı sıkıya sarıldım. Gururlu gülüşüm, yerini, süngüsü düşmüş, zavallı ve zoraki bir sırıtışa bırakmıştı. Artık çilek isteyip istemediğimden emin değildim.
Gözlerimi açtığımda karyolamdaydım. Çileklerimi "aslında, babamı" beklerken uyuyakalmıştım. Başucumda bir tabak dolusu kırmızı, donmuş çilek yemem için beni bekliyordu. Bir seçim yapmak istercesine önce çileklere, sonra da gözlükleri soğuktan buğulanmış, saçlarına kar yağmış babama baktım. Karşımda duran bu adam sadece benim için sıcak yatağını bırakıp yollara düşmüştü. Bir çileği bana uzattı. Boğazıma takılmış bir yumruyla birlikte yuttuğum o çileğin tadını yaşamım boyunca unutamayacağımı o anda anlamıştım. O çilek ki soğuktan donmuş, sevgiyle ısınmıştı...
Dedim ya; ben bir kırmızı donmuş çilekleri severim, bir de onları ısıtanı...
Alıntıdır..
Sevgilerimle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder