hayata dair her şey..

hayata dair her şey..


9 Ocak 2013 Çarşamba

Biz Çocuktuk..







    Biz çocuktuk. “Bunu herkes biliyor hepimiz bir zamanlar çocuktuk” dediğinizi duyabiliyorum. Ama benim kastettiğim şu;  biz gerçekten çocuktuk. Çocukluğumuzu her anlamda çocuk gibi yaşadık. Dolu dolu yaşadık. Bizim zamanımızda daha ilkokulda öğrenirdik arkadaşlığı, paylaşmayı ve oynamayı. Teneffüslerde hep oyun oynardık. Erkekler futbol, ebeleme, birdirbir, uzun eşek; kızlar voleybol, seksek, lastik oynardı.
    Okuldan çıkınca arkadaşlarımızla beraber konuşa konuşa yürüyerek evimize giderdik. Yürürdük çünkü mahallemizdeki okula gidiyorduk. O zamanlar uzak okula gitmek, servise binmek yoktu. Okul yolu çok eğlenceli geçerdi. Mahalleye gelince hemen eve gidilmezdi. Çantalar kenara konur biraz oyun oynanırdı. Daha sonra eve gider yemeğimizi yer ve tekrar sokağa çıkardık.
    Şimdiki gibi bu kadar çok araba yoktu. Onun için rahat rahat sokakta oynardık. Mahallede herkes birbirini tanıdığı için güvende olurduk. Bütün çocuklar birbiriyle arkadaştı. Çok az kavga ederdik; çünkü paylaşmayı biliyorduk. Her şeyimizi paylaşırdık. Oyuncaklarımızı, topumuzu, misketlerimizi, gazozumuzu ve hatta paramızı..
    Erkekler hemen kale kurar gazozuna maç yaparlardı. Bazen de misket, çelik çomak ve kuka oynarlardı. Biz kızlar üç yada dört kişiysek seksek ve lastik oynardık. Daha kalabalıksak istop, voleybol oynardık. Eğer erkekler ile beraber oynarsak genelde saklambaç ,yakar top, körebe ve yedi kiremit oynardık. Bir de şarkılı oyunlar vardı; yağ satarım bal satarım, aç kapıyı bezirgan başı, eski minder gibi. Tilki tilki saatin kaç çok sevdiğimiz ve sürekli oynadığımız bir oyundu. Daha neler neler.. 
    Bazen oyunlarda anlaşmazlık olurdu ama çabuk çözerdik. Kavga etsek bile birbirimizi kırmazdık. Çünkü arkadaşlarımız bizim için değerliydi. Zamanımızın çoğunu onlarla geçirirdik. Hava kararana kadar sokakta oynardık. Annelerimiz bizi camdan seslenerek eve çağırırdı. Diyalogları bugün gibi hatırlıyorum :
    “Kızım hadi akşam oldu eve gel artık.”
    “Baban gelecek birazdan, sen daha sokaktasın.”
    “Bak akşam ezanı okundu daha eve girmeye niyetin yok mu?”
    “Sen derslerini yaptın mı? Hadi eve gel çabuk.”
Bunların hepsinin tek bir cevabı vardı :
    “Tamam anne, birazdan geliyorum.”
     Şimdi gülümseyerek hatırlıyorum ama o zamanlar bu sözlere çok kızardım ve bütün çocuklar gibi ağlayarak eve giderdim. Derslerimi yapardım, akşam yemeğini ailecek yerdik ve evde hep beraber vakit geçirirdik.
     Televizyon seyretmezdik. Bilgisayar, cep telefonu ve teknolojik şeyler olmadığı için oyun bizim her şeyimizdi. Sokağa çıkmadığımız zamanlarda evde oyunlar oynanırdı. Kızlarla toplandığımızda evcilik, öğretmencilik, kulaktan kulağa ve  beş taş oynardık.  
     Çok güzel günlerdi. Ben o günleri keyifle, gülümseyerek hatırlıyorum ve çok özlüyorum.

  Sevgilerimle,
Funda Dikmen







Hiç yorum yok: